Pazartesi, Eylül 12

Ankara, Medeniyet Hareketi ve Yolculuk üzerine notlar...

Ankara’yı Ankara’da yaşayanlar dışında sevene rastlamadım. Herhalde bir siyasette ikbal bekleyenler seviyordur diye tahmin ediyorum. Hafta sonu bir Ankara seyahatimiz oldu. Erol Erdoğan, Abdullah Arar ve Yavuz Selim Kurt ile birlikte keyifli bir yolculuk yaptık. Güzel dostlarla yolculuk yapmak insana iyi geliyor, tavsiye ederim.
Bu yaz ilk defa Ankara yolunda Doruktepe’deki tesislerde Sabah namazı için mola verince üşüdüm. Yaz ortasında üşümek güzelmiş. Namazın ardından içtiğimiz sıcak çorba ve sohbetin tadı unutulmaz.
Balgat’a sabah 9 gibi vardık.
Sakin bir Ankara sabahı.
Numan Bey, kayınvalidesinin cenazesinden dolayı henüz gelmemişti. Girişte Mustafa Canbey’le sohbet ettik, çayını içtik.
Toplantı 10 gibi başlayacaktı.
Numan Kurtulmuş cenaze nedeniyle, gecikmeli de olsa geldi ve toplantı başladı. Partinin aldığı oy oranına baktığınızda Kurtulmuş’u takip etmeye gelen basın mensuplarının fazlalığı dikkat çekiciydi. Kurtulmuş kendine has üslubu içinde canlı/diri bir açılış konuşması yaptı. Mavi Marmara Katliamı’ndan, NATO Füze Kalkanı’nın Türkiye’ye yerleştirilmesine, Türkiye-İsrail ilişkilerinden, Kürt Sorunu’na kadar bir güncel tur yaptı.
Konuşmanın en çarpıcı cümlesi ise; “Mavi Marmara Davası Türkiye’nin Kıbrıs gibi milli meselesidir” cümlesiydi. Kürt Sorunu’nun aşılmasında ise “Barış” vurgusu yaptı. Efendimiz’in Kabe yeniden yapıldıktan sonra Hacerül Esved taşının yerine konması sırasında aldığı rolü anlattı ve “bu sorunun çözümünde herkesin meseleyi böylece sahiplenmesi” gerektiğini vurguladı. Güzel bir örnekti doğrusu. Sanırım benzer bir yaklaşımı İhsan Eliaçık’ta dillendirmiş. Olsun önemli değil, güzel yaklaşım bence de.
Konuşmalar yapıldı, sunumlar gerçekleşti ve istişarelerle, toplantılar tamamlandı. İşin en güzel yanı Numan Kurtulmuş’un konuşmasındaki “diri ve kararlı” tutumdu. Tabii toplantıların daha öncekilere nazaran daha disiplinli ve derli toplu geçmesi de önemli ve dikkat çekiciydi. İlk defa bir toplantı da yoklama alındı.(Bir İl Başkanı’nın ifadesi bu).
Gençlik ve Kadın Kolları’nda da görev değişimi gerçekleşti. Kadın Kolları çalışmalarına çok hakim değilim ama Gençlik Kolları’nda Abdülkadir Özel’in kurucu kimliği önemliydi. Abdülkadir Özel’in emeğine, yüreğine sağlık. Allah ömrünü bereketli kılsın Aziz dostum. Şamil Tekir kardeşimize başarılar dileriz bu vesileyle.
Ankaralı dostlarımız Abdülhamit Gül, Abdülkadir Özel, Selim Bağlı ve diğerleri ile ayaküstü yaptığımız sohbetlerde ana konu Medeniyet Hareketi’ydi. Herkes düşünüyor ve nasıl yol alınacağı konusunda kafa yoruyor. Yaklaşım ve üslup farklılıkları var elbette ama herkes “Güven bunalımının aşılması, Hareket’in tam manasıyla inşaası ve pek tabii finansal sorunlarının giderilmesi” ile ilgili tartışıyor, konuşuyor ve üretiyor.
Dönüş yolunda da Mehmet Bekaroğlu ve Zeki Kılıçaslan ile uzun uzun konuştuk tüm bu sorunları. Erol Erdoğan’ı Ankara’da bıraktık. Yavuz Selim her zaman ki gibi ince-kıvrak zekasının da verdiği yetenekle, esprili konuşma üslubuyla keyifli bir yolculukta önemli pay sahibi oldu. Epey uykusuz kaldık. Yorucu oldu ama verimli bir Ankara yolculuğuydu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder