Çarşamba, Ekim 26

Kağıttan kaleleriniz yıkıldı / Milat Gazetesi Yazıları


Hepimiz ne çok üzüldük değil mi?
24 şehidin acısı dinmeden üstüne bir de deprem acısı yüreklerimizi dağladı.
Son bir ayda ekranlara, gazetelere bakarken kaç fotoğraf zihnimize kazındı ve gözyaşı döktük düşündünüz mü?
Ey siyasetçiler, ey tarafgirler, ey cemaatler, ey islamcılar, ey ülkücüler anlayın artık kan ve acı üzerinden siyaset yapılmaz, oy devşirilmez.
Yaparız derseniz hayat berbat olur. Ne ölen, ne geride kalan, ne gözyaşı döken ne de fazla oy alan mutlu olmaz, olamaz.
Efendim BDP bilmem hangi il ve ilçe de tulum çıkarmışmış. Şu iller AKP, CHP ya da MHP’nin kalesiymiş. Öyle mi?
Oldu da ne oldu arkadaş onu anlat bana. Oldu da ne oldu.
Benim kalem olsa ne olur, senin kalen olsa ne olur.
Şehit senin ilinden olsa ne olur, benim ilimden olsa ne olur.
Deprem Van’da olsa ne olur, Antalya’da ya da Kastamonu’da olsa ne olur.
Ölen, toprağa verilen insan kardeşim insan.
Seçim meydanlarında üç tane fazla oy almak için ekilen kin ve nefret tohumlarının nasıl sonuç verdiğini gördünüz mü Şehit cenazeleri ve Van depremi sonrası.
Gördünüz mü çoçuklara taş attırmanın ya da liseli gençleri bozkurt işaretleriyle sokaklarda tur attırmanın ne kötü bir hüküm verme olduğunu?
Öyle üç beş tane fazla oy alma hesabıyla Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’i germenin ne kadar anlamsız olduğunu anladınız mı ağalar, beyler?
Anladınız mı şimdi nerede hata yaptığınızı?
Anladık mı dostlar, kardeşler, abiler!
Anlamak için görmek lazım. İsmet Özel’in dediği gibi bakmak değil görmek lazım. Bakmak ve görmek arasındaki farkı fehmetmek lazım.
Yine de bu milletin mayası imanla, vicdanla ve insafla yoğrulmuş ki sapasağlam ayakta duruyor.
Baksanıza herşeye rağmen şehidinin acısını da, depremde kaybettiklerinin acısını da kalbine gömdü ve kardeşliğini unutmadı.
Çünkü adalet, vicdan, insaf ve islam kardeşliği evrenseldir, insanidir ve islamidir.
Dağ ve gerilla hikayeleriyle milleti sokağa döküp “Diyarbakır’ı Tahrir’e çeviririz” diyerek ucuz kahramanlık yapmanın ne ahmakça olduğunu anladınız mı şimdi Kürt siyasetçiler?
Sizin Türkçülüğünüz de, Kürtçülüğünüz de yerin dibine batsın. Nitekim deprem önce sizin şehirlere ve insanların gönüllerinize kurduğunuz kağıttan kaleleri yıktı.
Bırakın Türkçülüğü, Kürtçülüğü insan olun, adam olun.
Kaddafi üzerine bir not
Saddam büyük bir zalimdi. İdamını dünya izledi. Dar ağacında şehadet getirip canını teslim etti. Zulmünün, günahının hesabını dünya da adil bir şekilde yargılanamadığı için Allah’a verecek.
Fakat Kaddafi’nin ölümü inanın içimiz sızlattı. Büyük bir çelişki yaşandı dünyanın gözü önünde. Çılgın, psikopat ve dengesiz bir adamı önce devirdiler, sonra infaz ettiler.
Şimdi Libya’da “Şeriat” ilan edildi. Oysa o ilan edilen bizim şeriatimiz ise “adalet” gerektirir. Adalet yoksa şeriat olmaz. Kaddadi bizim şeriatimize göre değil, yaralayıp onu muhaliflerin eline teslim edenlerin şeriatine göre infaz edildi. Üstelik “tekbir” sesleri arasında.
İçlerindeki kin ve düşmanlık “şeriat” ilan eden Kaddafi muhaliflerini “adaletsizliğe” mahkum etti.
Benim açımdan mesele budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder