Pazartesi, Ocak 16

Susulunca tutulan çetele simsiyahtır…



Hayatın insanı acıttığı bir çağda yaşıyoruz.
Hem ne acıtmak!
Canavarlaşmış, şeytanlaşmış, kalp değil taş taşıyan, korkakların, alçakların, hayvandan da aşağı pisliklerin, müslümanın ölüsüne bile tahammül edemeyip cesedinin üzerine bevl ettiği tarifi mümkün olmayan yaratıkların yaşadığı bir çağ, bu çağ.
Bu çağ insanı, eşyayı ve doğayı kirletti. Bu kirlilikten Müslümanlar olarak bizde payımıza düşeni aldık. Gözümüzün önündeki acılar bile acıtmaz oldu yüreğimizi ve kalplerimiz katılaştı.
Merhum Erdem Beyazıt’ın şiirinde söylediği gibi “Gamdan dağlar kurmalıyım. Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım” diyesi geliyor insanın bazen.
Allah ve Peygamber buyruğu bize bir şey söylemiyor, hatırlatmıyor artık. Artık sözünün muteber olduğuna inandığımız Hocalar da kalmadı aramızda. Belki hala var ama biz “birey” olduk ve “özgürleştik” bir zamandan beri.
İsmet Özel’in “Nezaketten, haklılardan yanayızdır hepimiz. Sevinmemiz çapkıncadır, ağlatır bizi küpeşteler. Yaşamak deriz-Oh, dear-ne kadar tekdüze. Katliamlar ne kötü be birader” diyerek tasvir ettiği Şehir Ahalisi’ne benzedik galiba.
Bu bahsi daha fazla uzatmamalıyım, yine canınızı sıktığımın farkındayım.
Oysa hayat şiirlerdeki ve gerçeklikteki kadar karamsar değil kimimizce.
Öyleyse ben neden bu yazıyı yazdım.
Bilmem, belki de ben fazlasıyla karamsar biriyimdir ya da vicdanımı rahatlıyor, kendimi kandırıyorumdur.
O halde ben de susuyorum,
çünkü; “susulunca tutulan çetele simsiyahtır” ve
“Biz şehir ahalisi, üstü çizilmiş kişiler
Kalırız orda senetler, ahizeler ve tren tarifesiyle
Kimbilir kimden umarız emr-i bi’l-ma’ruf
Kimbilir kimden umarız nehy-i ani’l-münker “
(İsmet Özel)

Hüda Kaya destansı bir hayat

28 Şubat sürecinde anneleriyle beraber idamla yargılanan üç kız kardeş ve bir anne. 28 Şubat anlayışının sürdüğü o karanlık yıllarda Hüda Kaya ve kızları başörtüsü mücadelesi için düzenlenen bir eyleme katıldıkları için 146. maddeden idamla yargılanmışlardı. Yıllarca hapis yattılar.
Nurulhak 26 yaşında bir trafik kazasında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Hüda Kaya’nın oğlu Muhammed Cihad ise şu sıralar Metris Cezaevi’nde. Sebebi ise Taksim’de Sınır Ötesi operasyonların durdurulmasına dönük düzenlenen bir eylemde yer alması.
Hüda Kaya 28 Şubat’ta ailesinin her bir ferdi birlikte ağır bedel ödemiş bir isim. O dönemde gazetelerde 3 kızı ile birlikte geçirdiği hapishane günlerini hep acı bir hatıra olarak hatırlarız çoğumuz. Malatya’daki Başörtüsü Direnişi’nin ve daha sonra tüm Türkiye’de direnişin sembol isimleri oldular Hüda Kaya ve kızları.
Darbelerin ve darbecilerin yargılandığı bugünler de, Hüda Kaya’nın şahsında tüm mazlumların hesabı darbecilerden sorulmalıdır. 12 Eylül’ü yargı önüne çıkaranlar umarım 28 Şubat Post-modern darbesini yapanları ve darbe yasalarını kusursuz uygulayarak zulmedenleri de yargının önüne çıkarır. Ve inşallah Hüda Kaya ablamızın üzülmesine neden olan Muhammed Cihad’ın tutsaklığı da sona erer. Barış aktivisti olan bir insanı PKK sempatizanı diye gözaltına alan ve aylardır içerde tutanlar ve Halid Meşal’le çektirdiği fotoğraf yüzünden sorguya çekenler yaptıkları umarım ne yaptıklarının farkındadırlar. Hem darbecileri yargılayıp hem de darbe mağduru bir ailenin evladını aylardır içerde tutmak yargının adil olduğu algısını zedeliyor.
Hüda Kaya’yı unutmayın dostlar, unutturmayın.

Bursa bizim medeniyetimizin nefesi

Geçtiğimiz hafta sonu, Medeniyet Gençliği’nin Bursa’da düzenlediği, Has Parti Lideri Prof Dr.Numan Kurtulmuş’un “Gençlik ve Medeniyet” konferansını dinlemek üzere Bursa’daydık. Öteden beri Bursa’ya her gidişimde ayrı bir manevi lezzet almışımdır ama bu sefer ki daha başkaydı gerçektende. Soğuk ve yağmurlu bir havada Emir Sultan, Koza Han, Kapalı Çarşı, Ulu Camii ve ardından Emir Han’ın bahçesinde çay sohbeti.
Akşamında Medeniyet Gençliği’nin düzenlediği konferans vesilesiyle Bursalı dostlarla buluştuk ve sohbet ettik. Tabii sadece Bursalı dostlar yoktu salonda, Antalya’dan Ali Aktaş, Konya’dan Veli Tolu’da koşup gelmişti.
Bursa’da bir adam var adı Ali Molla Salih. Şimdi size kim olduğunu anlatmaya kalksam burası kafi gelmez. Ama siz yine de Google’da Ali Molla Salih kimmiş, neler yapıyormuş bir bakın.
Medeniyet Gençliği’ndeki dostlara da imkansızlıklar içinde yapılabilecek olanın en iyisini yaptıkları için teşekkür ediyorum. Allah razı olsun, azminizi arttırsın ve sözünüzü güçlü kılsın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder