Cumartesi, Mayıs 11

Güzel Adamlar'dan bahsedeceğim


Geçtiğimiz hafta iki farklı programda iki güzel insanla birlikteydik.
Hüsrev Hatemi için düzenlenen ‘Gördüm ve Anladım Yaşamak Macerasını” programında üstlendiğimiz sorumluluk nedeniyle sağa sola koşuştururken bir ara programa genç arkadaşlarla birlikte gelen İbrahim Tenekeci ile kısa da olsa sohbet etme imkanı bulduk.
İbrahim Tenekeci ile uzun süredir tanışırız ama böyle başbaşa sohbet etmemiştik hiç.
Yeni Söz Gazetesi’nin kısa ve acı macerasında da cismen birarada olamasak da ruhen aynı ızdırabı paylaştık ve yaşadık. Her neyse lafı geçmişe doğru çok uzatmadan devam edelim.
İbrahim Tenekeci’nin söylediği bazı sözler zaman zaman beni de acıtsa da aynı sözleri hesapsız biçimde insanların yüzüne de eğmeden bükmeden söyleyebildiği için kendisinin de çok sevdiği tanımlama ile “dürüst adam”dır.
Bu özelliğini ve ahlakını TYB İstanbul’da çay içip sohbet ederken bir kez daha müşahade ettim. Siyaset iştahımın zirve yaptığı ve kabardığı günlerde epey kızdığım zamanlar olmuştur İbrahim Tenekeci’ye. Bazen bazı şeylerin önüne geçemezsiniz. Ama emeği, dürüstlüğü ve istikameti takdiri ve saygıyı hakediyor. Sohbet esnasında anlattığı ve paylaştığı geçmişe dair önemli detaylar ise aramızda kalması gereken hususlar olduğu için burada onları zikretmeye gerek duymuyorum.
Hülasa İbrahim Tenekeci’yi ruhum seviyor.

Rasim Özdenören ve dahi Ali Haydar Haksal
Konuşmaya ve paylaşmaya değer bulduğum diğer isim aslında Rasim Özdenören ama Ali Haydar Haksal ağabeyden de bahsetmeden geçemeyeceğim. “Özü Yüzden Okumak, Büyük Doğu Kapakları” sempozyumu vesilesiyle neredeyse bir tam gün birlikteydik Rasim Özdenören ve Ali Haydar Haksal ağabeyle.
Rasim Özdenören ile programlar dışında çok fazla bir yakın hukukum olmadı. Şimdi sorsanız Ali Öztürk kim diye hatırlamaz bile. Rasim Özdenören haza Gül Yetiştiren Adam. Öyle içten ve sıcak ve samimi bir insan ki karşısındakini gerçekten zorluyor. Zorlanıyor olmamız bizim kirlenmişliğimizden olsa gerek. Samimi, duru ve hesapsız insanlardan çok az kaldı bu çevre de. Daha doğrusu o adamlar bu çevreye mesafe koydukları için temiz kalabildiler belki de.
Rasim Özdenören programın akşam bölümünde Üstad Necip Fazıl ile ilgili acı ve tatlı hatıralarını paylaştı. Merhum Akif İnan ve Cahit Zarifoğlu’nu da yadetti. Güzel adamlarmış hepsi de. Siyah beyaz günleri nostalji için değil örnek alınacak bir ahlak olarak görebilmek çok önemli. Elbette en güzel örnek bizim için bellidir de bu modern hayatın dayatması karşısındaki geçmiş tecrübeler de kanaatimce çok önemli. Zor zamanlar da konuşmuş ve ayakta kalabilmiş tecrübe ve güzel ahlak sahibi insanların izleğini takip etmek gerek. Hareket, fikir ve aksiyon derken siyasetin koridorlarında çok adam kaybettik. Rasim Özdenören siyasete de mesafe koymuş bir isim. İyi ki de öyle yapmış, sağolsun, varolsun.

Ali Haydar Haksal ağabeyi de aslında iyi gördüm hastalığının ardından ama akşama doğru epey bir zorlandı. Fakat bütün bu devam eden hasta haline rağmen yine de söz verdiği hiçbir programı aksatmadı. Rahatsızlığı nedeniyle sık sık yerinden kalkmak zorunda kalsa da tekrar döndü.
Bu tür programlar nedeniyle çok sayı da isimle muhatap oluyoruz. Türlü türlü, acayip mazeretler öne sürerek verdiği sözü tutmayan çok sayıda insanla karşılaştım. Fakat çok ciddi bir sağlık sorunu yaşamasına rağmen sözüne sonuna kadar sadık kalan Ali Haydar Haksal’a gerçekten saygı duymak lazım. Ve halen Yedi İklim’e, yazılarına ve pek çok Kültür-Sanat-Edebiyat programına koşa koşa gelen ender ve sadık insanlardan biridir Ali Haydar Haksal.
Rabbim sağlık ve afiyette kılsın inşallah.

1 yorum:

  1. Rasim Özdenören 'in Kafa Karıştıran Kelimeler kitabını okumuştum..Aslında çok uzak kaldığımı anladım bir anda... İsmet Özel'e, Sezai Karakoç'a 'a doğru tekrar dönüş yapma zamanı gelmiş sanırım..
    Sahip olmaktan gurur duyduğumuz değerler aslında..

    YanıtlaSil