Pazartesi, Ağustos 26

Ahmet Hakan’ın acısından “kin” üreten acziyet

Doğrusu bu kadarını beklemiyordum. Bir Yahudi cenazesi karşısında “saygı” ve “hürmet” tavsiye eden Peygamber’in ümmeti nasıl böyle bir ruh haline büründü.
Kimedir bu kininiz ve öfkeniz?
Gezi’deki Vandallara olan kininiz vicdanlarınızı nasıl böyle köreltir ve körleştirir?
Bu şekilde davranmak hangi kitapta ve hangi Resül’ün sünnetinde mevcut Allah aşkına?
Bir insanın fikirlerini reddetmeniz ya da beğenmemeniz sizi bu iz’ansızlığa nasıl sevkeder?
Ahmet Hakan ve Mahmut Fazıl Coşkun’un eski Silivri Müftüsü olan muhterem babaları vefat etmiş ve tüm aile fertleri acı içindeyken acısını paylaşan bir insana bu “höykürmeniz” hangi vicdanınızın eseri.
Yapmayın bunu Allah aşkına. Allah adına yapmayın, Müslümanlık adına yapmayın!
İnsanların “ölüm” karşısında duydukları acıyı hafife almayın, alay etmeyin.
“Ama” sı yoktur acının ve ölümün. Gelir ve geride kalanları acıtır ve üzer.
Evladının kabri başında ağlayan Rasül’ün ümmetisiniz siz, ne çabuk unuttunuz!
Kendi adıma böyle bir “ideolojik İslamcılık”tan uzağım ben.
Ahmet Hakan’ın fikirleri, hataları, günahları kendisini bağlar. Herkesin doğruları ve yanlışları vardır. Velev ki Ahmet Hakan sizin apaçık düşmanınız olsa bile babasının vefatının ardından “ya nasılmış gördün mü acıyı” filan tarzında düşünceler bir mümine yakışır mı?
Ahmet Hakan’ı sevdiğimden değil bazılarının kin ve nefretinden kendimi ayırmak için bütün bunları yazıyorum.
Etrafa kin ve nefret saçan bu meczup güruhtan beriyim ben.
Böyle Müslümanlarla yoldaş olacağıma kendi hatalarımla ve sevaplarımla “halvet ve uzleti” tercih ederim daha iyi.
Uzağım sizden ey riyakarlar!
Uzağım sizden ey kinciler!
Uzağım sizden ey acıdan bile “suizan” üretenler!
Başbakan Esma’ya ağladığında onu “riyakarlıkla” suçlayanlarla, Ahmet Hakan’ın acısından ve gözyaşlarından “oh olsun” diyenlerin arasında benim nazarım hiç ama hiç fark yok.
Unutmayın;
“Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz.”
Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Yanımızdan bir cenaze geçmişti. Resulullah (asv) hemen o cenaze için ayağa kalktı. Biz de (ona uyarak) kendisi ile beraber ayağa kalktık ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bu bir Yahudi kadınının cenazesidir." dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asv):"Şüphesiz ölüm korkunç bir şeydir. Cenazeyi gördüğünüzde hemen ayağa kalkınız." buyurmuştur.(Müslim, Cenaiz, 78,Hadis no:1593)
Kays b. Sa'dv'in (r.a.) rivayetinde İbn Ebu Leyla şöyle nakletmiştir:
Kays b. Sa'd ile Sehl b. Huneyf, Kadisiyye'de bulunurlarken yanlarından bir cenaze geçti. Bunlar ayağa kalktılar. Kendilerine; bu cenaze, bu yer halkından (yani zımmilerden) dir, denildiğinde Kays ile Sehl de: Resulüllah'ın (asv) yanından bir cenaze geçmişti. Allah Resulü, ayağa kalktı. Bunun bir Yahudi cenazesi olduğu kendisine bildirildiğinde: "Bu da bir insan değil mi?" buyurdu.(Müslim, Cenaiz, 78,Hadis no: 1596)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder