Çarşamba, Mayıs 11

Ekmek, Adalet ve Özgürlük

Adalet ve Özgürlük için Taksim'deydik.
Benim gibi bir adamın ne işi var 1 Mayıs'ta diye düşünenler, korkmayın.
Bu ülke de insanların Allah'a gerçekten kul olabilmesi için kula kulluk sisteminin ortadan kalkması lazım.Ekmeğini ben veriyorum o halde sen benim ücretli kölemsin diyenlere inat çıktık meydanlara.Alınterini, emeği ve adaleti savunmayı Sosyalizm zannedenlerden olmayın.

Gerekirse terk edeceğim bu şehri

İstanbullu zengin olacak.
Nasıl mı?
Erdoğan’ın açıkladığı “Çılgın” projelerle tabii.
Müthiş, müthiş!
Kanal İstanbul, Karadeniz kıyısına iki yeni şehir kurulacak ve İstanbul Finans Merkezi olacak.
Her şey çok güzel olacak(!) dostlar hedef 2023.
Vahşi Kapitalizm böyle bir şey işte.
Önce insanı büyülüyor ve içine alıyor, hayaller kurduruyor sonra da köleleştiriyor.
İlerleme mutlak doğrudur fikrinin insanlığı getirdiği nokta bugün dünyanın düştüğü derin buhranın meşruiyet zeminidir zaten.
Uçalım, kaçalım, paralanalım.
Sonra…
İlerledik, çağdaşlaştık ve Karunlaştık.
Memleketin her tarafını Manhattan yapın Sayın Erdoğan!
Vatandaşları uydu kentlere ve plazalara depolayın.
Hepimiz küresel şirketlerin köleleri olalım böylece ilerlemiş olacağız çünkü.
Eyüp’ü, Fatih’i, Eminönü’nü de tıpkı Başakşehir, Bahçeşehir ve Çekmeköy gibi yapın.
Müteahhitlerimiz(niz), liberalleriniz, muhafazakarlarınız daha çok size oy versin ne güzel.
Kars’ta Ucube dediğiniz zihniyetin şehirleşmeye yansıyan yüzü olan sözde modern mimari İstanbul’u zaptetsin.
İşsiz gençler iş bulsun, babalar evlerine ekmek götürsün, açlıktan ölenler doysun diye yapıyorsunuz bütün bunları.
Yeryüzünü Allah’ın bize emanet ettiğini siz zaten bizden daha iyi biliyorsunuz değil mi Reis(!)?
İstanbul’da villa kentler kurulsun yüksek duvarlarla çevrili, kapısında güvenlik görevlisi eksik olmayan.
Fakirler varoşlardan ekmek toplamaya çıksın o şehirlere doğru.
Fransa’nın banliyölerini aratmasın İstanbul.
Paris’in sokaklarını yakıp yıkmaya çıkan Mağripli Çocuklar türesin bizde de.
Hadi Sayın Başbakan!
Çıldırtın bizi, neo-liberallerin ve yerli para babalarına borçlandırın bizi.
Bankamatiklerde kuyruklarda beklesin halkımız.
Kimse terzi, marangoz, bakkal, manav, tamirci ve esnaf olmasın.
Hepimiz işçi olalım.
Ücretli köleliğe müstehakız biz.
Hayır, hayır!
Reddediyorum bu düzeni.
Tiranlar’ın, Zadeganlar’ın, Karunlaşanlar’ın kulu olmayacağım.
Ben Allah’a kul olarak yaşayabileceğim bir şehir de yaşamak istiyorum.
Gerekirse terk edeceğim bu şehri.
Siz ve sizin çılgınlığınıza alkış tutanlarla mutlu mesut yaşayın.
İstikrarınız sürsün!

Perşembe, Mayıs 5

Sen ümitlerin ışığı, Malcolm X’sin


“Bir insan özgürlüğe doğru dürüst önem verdiğinde, güneşin altında, o özgürlüğü elde etmek için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Ne zaman birinin özgürlük istediğini söylediğini duyduğunuzda, ama sonraki nefesinde onu almak için ne yapmayacağını veya onu almak yolunda yapılmasına inanmadıklarını anlatacaksa, o kişi özgürlüğe inanmıyordur. Özgürlüğe inanan bir adam özgürlüğünü elde etmek veya onu muhafaza etmek için güneşin altında her şeyi yapacaktır. Şiddet kullanmamak iyidir, işe yaradığı sürece. Huzuru özgürlükten ayıramazsınız. Çünkü hiç kimse özgürlüğüne sahip olmadan huzur içinde olamaz.”

İnanmadan, başaramazsınız...


Bolu’dan İstanbul’a dönüş yolundayız.
Dostlarla sohbet ediyoruz yol boyunca.
Sabah Numan Kurtulmuş’tan dinlediğim “Medeniyet Siyaseti ve Gençlik” konuşmasının ayrıntıları üzerinde konuşuyoruz. Geçmişte yaşadıklarımız ve geleceğe ilişkin umutlarımızı tazeliyoruz. Güzel bir sohbet sürüp gidiyor yol boyunca.
Neredeyse 15 yıla dayanan dostluğumuz, birbirimizi anlamaya yetiyor aslında.
Hepimiz gerekçeleri farklı olsa da aynı endişelerle neler yapılması gerektiğini konuşuyoruz.
Bir ara dostlardan biri diyor ki; Yanlış anlamazsan bir şey soracağım sana.
- Buyur dostum diyorum.
- Seni tıpkı üniversite yıllarımızdaki gibi heyecanlı ve samimi görüyorum. Gerçekten inanıyorsun, gıpta ile bakıyorum sana. Numan Kurtulmuş’a ben de inanıyorum ve güveniyorum tabii ama senin durumun biraz daha farklı gibi dedi.
- Evet dedim. Benim durumum biraz daha farklı çünkü ben sizden daha fazla Numan Kurtulmuş’la birlikteyim. Daha yakın çalışma imkanımız oluyor ve daha fazla vakit geçiriyoruz birlikte dedim. Dolayısıyla daha yakından tanıdıkça, güvenim ve inancım daha yoğun.
- Bak dedim. Bugün Eyüp Sultan’da birlikteydik. Numan Kurtulmuş’un teslimiyetini ve samimiyetini orada bir kez daha müşahade ettim. İstikamet sahibi bir lidere bir kez daha şahit oldum orada dedim.

Sohbetimiz yol boyunca sürüp gitti.
Yaşadıklarımızı, şahitliklerimizi, endişelerimizi ve umutlarımızı paylaştık.
Çevrenizde konuşan ve şımaranlara aldırmayın dostlar.
Zorluklara ve horlamalara aldırmayın.
Önümüzde inanmış ve istikamet sahibi bir adam var: Numan Kurtulmuş.
TRT Haber’de yayınlanan programı mutlaka izleyin ve izletin herkese.
Bunca zorluğa ve engellemeye rağmen nasıl bir teslimiyetle yolda yürünmesi gerektiğini o zaman daha iyi anlayacaksınız.
Bütün bunları bir övgü olsun diye değil.
Bir vakıayı ortaya koymak için sizlerle paylaştım.
Birlikte yola çıktığınız lidere inanmaz ve güvenmezseniz o yolda yürümeyin zaten.
Ben Numan Kurtulmuş’a inanıyor ve güveniyorum.
Tıpkı yıllarca Erbakan Hoca’ya güvendiğim ve inandığım gibi.
Şimdi bizim için tek çıkış yolu var; Numan Kurtulmuş’la istikamet üzere olduğu sürece birlikte yol yürümek.
Ben böyle inandığım için buradayım.
Benim meselem bu.
Kalpleri en iyi bilen Allah’tır.

NOT: Birlikte yolculuk yaptığımız dostların isimlerini kendilerinden müsaade alarak yazmam gerektiğini düşündüğüm için bilerek yazmadım.Bolu’dan İstanbul’a dönüş yolundayız.

İmam...



“İnsanlık tarihinin başlangıcından beri peygamberler ve alimler zalim sultanlara ve hükumetlere karşı kıyam etmek ve savaşmakla görevliydiler.

Acaba onlar, siyasi işlere karışmanın Ruhani bir kişinin görevi olmadığını bilmiyorlarmıydı?!”

“İslam uleması İslam’ın açık hükümlerini korumakla yükümlüdür. İslam ülkelerinin bağımsızlıklarını desteklemeleri gerekir. Zulüm ve baskılardan nefret ettiklerini açıklamaları gerekir. İslam ülkelerinin bağımsızlıkları aleyhine ve İslam düşmanları ile yapılan antlaşmalara karşı nefretlerini açıklamalıdırlar.”

“Ben burada oturup tesbih çeken mollalardan değilim. Ben Papa değilim ki, Pazar günleri ayin yapıp, diğer vakitlerde kendim için saltanat süreyim ve diğer işlerle bir ilgim olmasın.”

İmam Ayetullah Humeyni

Ebu Ammar Yaser Arafat



Sen hayattayken, seni ihanetle suçluyordum.
Bilmiyormuşuz meğer.
Oynanan oyunun farkına varamamışız.
En yakınındaki ihanet şebekesi satmış seni.
Karargahının duvarına, tankın namlusu dayandığında şehadet dedin.
İşte o zaman anladım, Arafat'ın Çocuk Generalleri'ni...
Rahmet olsun sana.