Çarşamba, Haziran 19

Bu ne çıldırtan denge

AMENTÜ

İnsanın
gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
belki ruhların gölgesi
düşer de marşlara
mümkün olur babamı
varlık sancısıyla çağırmak:
Ezan sesi duyulmuyor
Haç dikilmiş minbere
Kâfir Yunan bayrak asmış
Camilere, her yere

Öyle ise gel kardeşim
Hep verelim elele
Patlatalım bombaları
Çanlar sussun her yerde


Günlerdir bekliyoruz.
Herkese durun diyecek bir soluğa, sese ihtiyacımız var.
Şefkate, merhamete, adalete, vicdana, izana ve bizi bize çağıracak bir ses aradık, bekledik.
Tarih sahnesinden silinmiş, çekilmeye zorlanmış adamları beklemişiz meğer.
“Ey bu toprakların evlatları siz kardeşsiniz” diyecek bir sesi özledim.
Bırakın bu anlamsız çatışmayı, bırakın bu anlamsız yarışmayı bu büyük bir fitnedir diyecek sesi aradım, durdum.
X,Y,Z kuşağı hikayelerinin bir Holywood filmi gibi izlenmekte olduğu görmüyor musunuz? Diyecek bir sesi aradım hep.
X, Y, Z kuşağının ne demek istediğini anladım ve gereğini yapacağım diyen bir sesi aradım.
Yukarı durduğunu varsaydığınız ve isyan ettiğinizin de aslında X, Y, Z kuşağının bir önceki tarihi vakitten çıkıp geldiğini ama herşeyi hemen anlamasının görev ve sorumluluklarının ağırlığı sebebiyle zor olduğunu, ona da doğru bir yöntemle anlatılması gerektiğini düşünmeliyiz diyen bir sağduyu aradım.
Tıpkı sizin gibi onunda yalnız kaldığında, annesini kaybettiğinde, aç ve yetimin başını okşadığında, haksız yere idam edileni düşündüğünde gözyaşı döktüğünü bilmez misiniz demek isterdim orada bağıran, koşan, yakan, isyan eden ve duranlara…
Şunun şurasında hepimizin bir kuru tabuta girip sonra toprağa indirilmekten öte bir sonu olmadığını, az olanın şimdilik belki mutsuz ama huzurlu olabileceğini, çok olanın maskelenmiş bir hürriyeti tattığını, esas olanın az da olsa çokta olsa kanaat etmek olduğunu anlatmayı isterdim.
Dağları delip şehir kuranlarında, koca bir şehri surlarla donatanında, uçurumların kenarına saray yapanlarında dönüp varacağı şeyin O Allah olacağını Kitab-ı Mübin’den okumak isterdim oradakilere.
Anlat dinleyeyim, söyle bileyim, haykır buradayım demek isterdim.
Bu memleketin başı hep dumanlıdır ve fakat hep hepimizindir demek isterdim.
Boşver, aldırma, yüksünme, üzülme, üzme demek isterdim.
Bu karnavalları tertipleyenin de, bu karnavallar, sana, bana, bize “hürriyet ve özgürlük” getirecek diyenlerinde nesli kurusun demek isterdim.
Kavganın, devrimin, inkılabın ve dahi tüm isyanlarında bir ahlakı olmalı diyenler hadi vuruşalım demek isterdim.
Hülasa ben, sen, o, biz, siz, onlar diyebilirsin ama “kan ve şiddet” üzerine kadeh tokuşturanlara gel hep birlikte küfredelim demek isterdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder