Pazartesi, Ekim 24

Kıyamet Savaşı ve Mehdiyyet Meselesine dair.

Dini grup, fikir yahut cemaatlerden bir kısmının, yaşanan düzensizlik, kaos nedeniyle Kıyamet Savaşının ve Hz. Mehdi'nin gelişine ya da geldiğine dair inanışlarının kuvvetlendiğini açıkça beyan ettiklerine şahit oluyoruz.
Irak'ta ve Suriye'de yaşanan ve diğer İslam coğrafyalarındaki karışıklıkların bazı hadislerde belirtilen Hz.Mehdi'nin geleceği belirtilen işaretlere/alametlere tekabül ettiğini düşünen çevremizde insanlar olduğunun hepimiz farkındayız.
Dün Mahmut Erol Kılıç Hoca'nın Star Gazetesi'nde yayımlanan röportajında da aynı konu işlenmiş ve Mahmut Hoca'da sağolsun gereğince, çok fazla detaya girmeden cevaplamış.
Bizler İslam Dünyasının büyük çoğunluğuna tekabül eden itikadi ve ameli grubu olan Ehli Sünnet ya da Selefi Salihinin takipçileri olan makul çoğunluğun bulunduğu gruptaki müslümanlardanız.
Bir kısım Evangelist ve Mehdiyi Muntazar taraftarının, büyük kaosçu ve büyük kurtarıcı, Mesihçi/Mehdici inanışlara kapılmamak gerekir.
Bu türden inanç sahiplerinin vahyi ve aklı bir kenara iterek, itikadi ve ameli sapmalara düştükleri tarihi tecrübelerle de ve yeni dönemlerde de net olarak ortadadır.
Aslolan kıyameti ya da Hz.Mehdi'yi beklemek değil, itikat ve amel bakımından Allah ve Rasülünün buyruğuna tabi olmaktır.
Bazı tarikat çevrelerinin tabi oldukları kişileri uçurup kaçırmalarına da aldanmamak lazımdır.
Aslolan uçmak, kaçmak ve keramet sahibi olmak değil, Kuran'a tabi olmak ve Onun Rasülüne muhabbetle uymaktır.
Kuru şekilcilikten, kaba sofuluktan, ahmak Mesihçilerden ve Mehdicilerden, Vahiy, Sünneti Rasulillah ve akıl süzgecinden geçmeyen "istidraci, hurufi ve gizli ilim" denilen anlayışlarından uzak durmalıyız.
Tarih boyunca bu türden menfi kullanıma müsait ve istismara açık tecessüsler İslam alemine büyük zararlar vermiştir.
Esas ve özü bir kenara bırakıp, bu bunalımı nasıl aşabiliriz kısmına kafa yormak yerine, şifreler, hurufi sapmalar, mehdicilik, mesihçilik hastalığına tutulanlara şifa dilemekten başka yapacak bir şey yoktur.
Sıradan tarihsel ve güncel meseleleri sanki Allah'ın takdir buyurmasından öte anlamlar yükleyerek, Efendimiz (SAV)’in, Sahabesinin ve sonraki salih toplulukların yapmadığı şekilde, kafa yormak ve patlatmak neye ve kime hizmet eder, iyi düşünmek gerek.
Kuran ve Sünnet apaçık bir nur gibi bize yol gösterirken, kişilerin veya grupların sapmalarının peşinden koşmak bizi daha fazla yanlışa götürmekten başka bir işe yaramaz.
Hangi cemaat(sahih anlamıyla)/tarikat/mezhep/meşrep/topluluktan olursanız olun,
önce VAHYİ VE ONUN EN GÜZEL UYGULAYICISI HZ. MUHAMMED (AS)'ı ve ona tabi olan neslin ve geleneğin uygulamalarını esas alın.
Kenarda, köşede sonradan türedi yozlaşmış din/mezhep/itikat/cemaaat/tarikat sapmalarından uzak olmak fitneden uzak durmak anlamı taşır.
Yüzyıllardır devam eden mektebi irfan diye adlandıracağımız Tarikat ve Tasavvuf ehlinin ve mensuplarının da bu bahse konu meseleye ferasetle yaklaşması icap eder.
Kimi yanlış uygulamalar ve örnekler sebebiyle irfan mektebi mensupları da, kendilerinin karalanmasına sebep olacak anlayış, görünüş ve işlerden uzak durmalıdır.
Toplumun anlamakta zorlandığı kavramların, tanımlamaların ve tartışmaların, ortalama din bilgisine sahip makul çoğunluğun inanç dünyasını sarsacak şekilde ekranlarda sıradan bir mevzu gibi tartışılmasına ve anlaşılmasının daha da zorlaşmasına, popülerlik adına hizmet edenler hepimize kötülük ediyorlar.
Yanlışı düzeltmek için konuşan bazılarının, başka yeni yanlışlara kapı araladığı gün gibi açıktır.
Ortada bizi ve tüm dünyayı ilgilendiren iki kötü örnek üzerinden binlerce mümin terörist algısına dahil edilmiştir.
Türkiye özelinde FETO ve global anlamda IŞİD ciddi tartışmaların odağındadır.
Her iki sapmanın da aşırı yorumlamalardan kaynaklandığı ve bazı derin büyük güçlerle işbirliği içinde olduğu aşikardır.
Bu iki örgütlenmenin ümmete ve millete uzun vadede yaptıkları tahribatı tamir etmek epey zor olacaktır.
Bütün bu zorluklarımızı iyi düşünmek ve toparlanmak zorundayız.
Sağlam bir itikadi anlayış, salih amel, hakkı ve sabrı kuşanan ve tavsiye edenlerle birlikte, makul çoğunluğun tarafında yer alarak ilerlemek, ümmetin ve milletin maslahatına olacaktır, Vesselam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder